Derby della Madonnina: Inter vs Milan Rekabetinin Kökeni

2 gün önce
CANLI İZLE

Milano Derbisi: Aynı Evi Paylaşan Ezeli Rakipler

Milano, Duomo’nun tepesindeki “Madonnina” heykelinin gölgesinde, dünya futbolunun en köklü rekabetlerinden birini yaşatmaya devam ediyor. Ancak Inter ve AC Milan arasındaki bu mücadele, artık sadece saha içindeki bir derbi değil; sınıfsal kodların, siyasi duruşların ve devasa ekonomik modellerin çarpıştığı küresel bir sahne.

Bu yazıda, rekabetin 1908’deki tarihi köklerinden günümüzün modern finansal gerçeklerine uzanan katmanlı yapısını inceliyoruz. Inter ve Milan’ın dönüşümü bize ne anlatıyor?

  • Geleneksel “Bauscia” ve “Casciavit” kültürü nasıl evrildi?
  • 2024 itibarıyla kulüpleri yöneten “Moneyball” ve “Borçla Büyüme” stratejileri neler?
  • Ultra kültürünün kriminal dönüşümü ve stadyum bürokrasisi rekabeti nasıl etkiliyor?

Gelin, Milano’nun kalbindeki bu devasa futbol laboratuvarının kapılarını birlikte aralayalım.

Yaradılış ve Büyük Şizma: 1899’dan 1908 Manifestosuna

İngiliz Kökler ve Milan Cricket and Football Club

Milano futbolunun miladı, 16 Aralık 1899’da Nottinghamlı bir tekstil işçisi olan Herbert Kilpin ve bir grup İngiliz gurbetçinin girişimiyle atılmıştır. “Milan Cricket and Football Club” adıyla kurulan bu yapı, başlangıçta kriket ve futbolu bir arada barındıran tipik bir İngiliz kulübü hüviyetindeydi. Kulübün ilk dönemlerinde İngiliz, İsviçreli ve İtalyan sporculardan oluşan kozmopolit bir yapı sergilenmiş, Genoa ve Juventus gibi dönemin güçlü ekiplerine meydan okuma amacı güdülmüştür. Ancak 20. yüzyılın başlarında İtalya’da yükselen milliyetçilik dalgası ve İtalyan Futbol Federasyonu’nun yabancı oyuncu kısıtlamalarına yönelik politikaları, kulüp içinde derin çatlaklar oluşturmaya başlamıştır.

L’Orologio Restoranı ve “Dünyanın Kardeşleri”

9 Mart 1908 gecesi, Milano futbol tarihinin en dramatik ve belirleyici olayı gerçekleşmiştir. Milan yönetiminin “sadece İtalyan oyuncularla oynama” konusundaki ısrarcı ve yerelci tutumuna karşı çıkan 44 muhalif üye, Piazza del Duomo yakınlarındaki Ristorante L’Orologio’da bir araya gelmiştir. Bu grup, aralarında ressam Giorgio Muggiani’nin de bulunduğu entelektüellerden oluşuyordu ve Milan’ın benimsediği milliyetçi tutuma karşı evrenselci bir başkaldırı planlamaktaydı.

Muggiani, o gece bir peçetenin üzerine Inter’in (Internazionale) kuruluş manifestosunu ve logosunu çizdi. Bu manifesto, kulübün DNA’sına işleyecek olan felsefeyi şu şiirsel ifadelerle duyuruyordu:

“Bu gece harika bir takım doğacak… Renkleri gecenin mavisi ve siyahı olacak, altın yıldızlarla süslenecek. Adı ‘Internazionale’ (Uluslararası) olacak, çünkü biz dünyanın kardeşleriyiz.”.

“Internazionale” ismi, kulübün yabancı oyunculara kapılarını kapatan Milan’a bir tepki olarak, milliyet farkı gözetmeksizin tüm yeteneklere açık olacağını vurgulamak için seçilmiştir. Seçilen renklerden siyah geceyi, mavi ise gökyüzünü temsil etmekteydi; bu, ayrılık gecesinin atmosferine yapılan bir atıftı.

Ayrışmanın Erken Sonuçları

Bu bölünme, Milan için sportif anlamda uzun bir duraklama döneminin başlangıcı olmuştur. Milan, bölünmenin ardından 1951 yılına kadar -aradaki savaş yılları turnuvaları hariç- Serie A şampiyonluğu kazanamazken, yeni kurulan Inter, kuruluşundan sadece iki yıl sonra, 1910’da ilk şampiyonluğuna ulaşmıştır. İlk resmi karşılaşma 10 Ocak 1909’da oynanmış olsa da, iki takım arasındaki ilk maç 18 Ekim 1908’de İsviçre’nin Chiasso kentinde gerçekleşmiş ve Milan’ın 2-1’lik üstünlüğüyle sona ermiştir.

Sosyolojik Antropoloji: Bauscia ve Casciavit Diyalektiği

Sınıfsal Kimliklerin İnşası

  1. yüzyıl boyunca Milano’daki rekabet, saha içi sonuçlardan ziyade tribünlerin sosyo-ekonomik profili üzerinden tanımlanmıştır. Bu ayrım, Milano lehçesindeki iki temel kavramla literatüre geçmiştir: Bauscia ve Casciavit.
Sosyolojik ParametreInter (Bauscia)AC Milan (Casciavit)
Kelime Anlamı“Böbürlenen”, “Palavracı”“Tornavida”
Temsil Ettiği SınıfBurjuvazi, Sanayiciler, Yeni ZenginlerProletarya, Mavi Yakalılar, Sendikalılar
Ulaşım AracıMotosiklet (Mutureta)Tramvay (Tramvèe)
Coğrafi DağılımŞehir Merkezi (Centro Storico)Sanayi Banliyöleri, Periferi
Siyasi Eğilim (Geleneksel)Merkez Sağ, MuhafazakarSol, Sosyalist

Inter ve “Bauscia” Kültürü: Inter taraftarları geleneksel olarak Milano’nun üst orta sınıfını ve burjuvazisini temsil etmiştir. “Bauscia” lakabı, onların kendilerini beğenmiş, gösteriş meraklısı ve elitist tutumlarını eleştirel bir dille ifade eder. Ekonomik refah seviyelerinin yüksekliği, stadyuma toplu taşıma yerine özel araçları veya lüks motosikletleriyle (motoretta) gitmelerine olanak tanımış, bu da onlara rakip taraftarlarca “Mutureta” denmesine yol açmıştır. Interliler için kulüp, bir statü sembolü ve “Milano’nun gerçek efendileri” olduklarının bir kanıtıydı.

AC Milan ve “Casciavit” Kimliği: Milan taraftarları ise şehrin sanayi bölgelerinde çalışan, elleri yağlı işçi sınıfını temsil etmiştir. “Casciavit”, Milano lehçesinde “tornavida” anlamına gelir ve doğrudan el emeğine, zorlu çalışma koşullarına atıfta bulunur. Milanlılar, San Siro’ya ulaşmak için genellikle halk tipi ulaşım aracı olan tramvayı (tramvèe) kullanırlardı. Başlangıçta bir aşağılama ifadesi olarak kullanılan “Casciavit”, zamanla Milan taraftarları için emeği, dayanışmayı ve köklere sadakati simgeleyen bir onur madalyasına dönüşmüştür.

1980’ler ve Kimliklerin Ters Yüz Edilmesi

Bu klasik sınıfsal ayrım, 1980’lerde İtalyan toplumunun geçirdiği dönüşüm ve özellikle Silvio Berlusconi’nin AC Milan’ı satın almasıyla dramatik bir şekilde değişmiştir. Medya imparatoru Berlusconi, Milan’ı “işçi sınıfının takımı” olmaktan çıkarıp, parıltılı bir şov dünyası markasına dönüştürmüştür. Berlusconi’nin helikopterlerle stadyuma inmesi, Wagner’in “Valkyries” müziği eşliğinde takımı tanıtması ve Hollandalı yıldızları (Gullit, Van Basten, Rijkaard) transfer etmesi, Milan’ın kimliğini “Casciavit”ten küresel bir “Hollywood” imajına kaydırmıştır.

Buna karşılık, petrol zengini Moratti ailesinin (önce Angelo, sonra Massimo) Inter üzerindeki hakimiyeti, kulübü geleneksel bir “aile şirketi” ve patronaj kültürünün kalesi olarak tutmuştur. Ancak Milan’ın Berlusconi döneminde elde ettiği uluslararası başarılar (5 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu), Inter’in aristokratik üstünlük iddialarını zayıflatmış ve sosyolojik sınırları bulanıklaştırmıştır. Bugün gelinen noktada, her iki kulüp de küresel şirketler tarafından yönetilmekte ve taraftar profilleri sınıfsal çizgilerden ziyade ailevi gelenekler ve kişisel tercihlerle şekillenmektedir.

Beton Katedral: Stadyum İkilemi ve Bürokratik Savaşlar

San Siro: Bir Semtten Fazlası

Milano’nun batısında yükselen devasa yapı, dünyada eşine az rastlanan bir mülkiyet ve kimlik karmaşasına ev sahipliği yapmaktadır. 1926 yılında dönemin Milan başkanı Piero Pirelli tarafından finanse edilerek inşa edilen stadyum, 1947 yılına kadar sadece AC Milan’ın evi olmuştur. Bu tarihsel öncelik nedeniyle, Milan taraftarları için stadyumun gerçek ve tek adı, bulunduğu semtin ismi olan “San Siro”dur. İngiliz stadyum mimarisinden esinlenilerek yapılan ilk tasarım, tribünlerin sahaya yakınlığıyla bilinmekteydi ve bu özellik, stadyumun atmosferini rakipler için boğucu hale getiriyordu.

Giuseppe Meazza: İsimlendirme Savaşları

1980 yılında Milano Belediyesi, stadyuma İtalyan futbolunun efsanevi ismi Giuseppe Meazza’nın adını vermiştir. Meazza, kariyerinde her iki takımın formasını da giymiş olsa da (Inter’de 365 maç, Milan’da 37 maç), başarıları ve özdeşleştiği kimlik tartışmasız bir şekilde Inter’e aittir.

  • Inter Perspektifi: Inter taraftarları, kulüp tarihinin en büyük golcüsü ve efsanesinin adını taşıdığı için stadyumu gururla “Stadio Giuseppe Meazza” olarak anarlar. Onlar için bu isim, şehrin futbol tarihindeki Inter ağırlığının bir tescilidir.
  • Milan Perspektifi: Milanlılar için ise Meazza, ezeli rakibin bir ikonudur. Meazza’nın Milan’da oynadığı kısa dönemin (1940-1942) savaş yıllarına denk gelmesi ve oyuncunun Milan’a transfer olmayı “kariyerindeki tek pişmanlık” olarak nitelemesi, Milan taraftarının bu ismi reddetmesindeki temel motivasyonlardır. Dolayısıyla Milanlılar, resmi isim ne olursa olsun, inatla “San Siro” ismini kullanmaya devam etmektedir.

Modern Stadyum Krizi: San Donato ve Rozzano Çıkmazı

Günümüzde, ikonik statüsü tartışılmaz olsa da San Siro’nun modern futbol ekonomisinin gelir beklentilerini karşılayamadığı gerçeği her iki kulübü de yeni arayışlara itmiştir. Premier Lig kulüplerinin stadyum gelirleriyle rekabet edemeyen Inter ve Milan, belediyeye ait olan San Siro’dan ayrılarak kendi mülkiyetlerindeki stadyumlara geçmek istemektedir.

  • AC Milan’ın Hamlesi: RedBird yönetimi, San Donato Milanese bölgesinde 70.000 kişilik ultra modern bir stadyum kompleksi inşa etmek için arazi satın almış ve proje onay süreçlerini başlatmıştır. Bu proje, kulübün varlık değerini artırma stratejisinin merkezinde yer almaktadır.
  • Inter’in Arayışı: Inter ise Rozzano bölgesinde alternatif bir proje üzerinde çalışmakta, ancak finansal belirsizlikler nedeniyle süreç Milan’a göre daha yavaş ilerlemektedir.
  • Bürokratik Engel: Milano Belediye Başkanı Giuseppe Sala ve yerel otoriteler, tarihi San Siro’nun yıkılmasına veya terk edilerek “hayalet stadyuma” dönüşmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. “Tarihi eser” statüsü tartışmaları ve yerel referandum tehditleri, projelerin önündeki en büyük engeldir. Kulüpler, belediyenin “San Siro’yu yenileyin” teklifini, inşaat süresince gelir kaybı yaşanacağı ve stadyumun mülkiyetini alamayacakları gerekçesiyle reddetmektedir.

Tribünlerin Politik ve Kriminal Dönüşümü: Ultra Kültürü

AC Milan: Fossa dei Leoni’nin Yükselişi ve Trajik Sonu

AC Milan tribünleri, İtalya’nın ve Avrupa’nın en eski ve en etkili ultra gruplarından biri olan Fossa dei Leoni (Aslan Yuvası) ile özdeşleşmiştir. 1968 yılında kurulan Fossa, “Casciavit” geleneğine uygun olarak başlangıçta sol eğilimli, işçi sınıfı kökenli ve halkçı bir duruş sergilemiştir. Stadyumun güney kale arkasında (Curva Sud) konuşlanan grup, koreografileri ve tezahüratlarıyla bir ekol yaratmıştır.

Ancak 2005 yılı, grubun tarihsel sonunu getirmiştir. Milan-Juventus maçı sonrasında, Juventus’un “Viking” grubuna ait pankartların çalınması olayı, ultra dünyasının yazılı olmayan kurallarını (omertà) ihlal eden bir sürece evrilmiştir. Fossa üyelerinin, Juventusluların misilleme tehdidi karşısında polisle (DIGOS) işbirliği yaptığı iddiaları, diğer Milanlı ultra grupları (Brigate Rossonere, Commandos Tigre) tarafından “ihanet” olarak kabul edilmiştir. İç baskılar ve tehditler sonucunda Fossa dei Leoni feshedilmiş, yerini daha sert, politik olarak daha karmaşık ve yer yer sağ eğilimler barındıran Curva Sud Milano şemsiye organizasyonuna bırakmıştır.

Inter: Curva Nord, Boys San ve Kriminal Sızıntı

Inter’in kuzey kale arkası (Curva Nord), 1969 yılında kurulan Boys San (Squadre d’Azione Nerazzurre) liderliğinde şekillenmiştir. Boys San, ismini Benito Mussolini’nin kara gömleklilerinden esinlenen sağcı milis gruplarına atıfla almasa da (SAN kısaltması Squadre d’Azione Nerazzurre anlamına gelir), grubun siyasi pusulası tarihsel olarak sağ ve aşırı sağa dönük olmuştur. Lazio’nun faşist eğilimli “Irriducibili” grubuyla olan güçlü kardeşlik bağları, bu siyasi duruşu pekiştirmiştir.

Son yıllarda Curva Nord, siyasetten ziyade organize suç örgütleriyle olan ilişkileriyle gündeme gelmektedir. Grubun liderlerinden Vittorio Boiocchi‘nin 2022 yılında evinin önünde mafyavari bir infazla öldürülmesi, tribün rantının (bilet karaborsası, uyuşturucu ticareti, otopark gelirleri) boyutunu gözler önüne sermiştir. Boiocchi’nin öldürüldüğü gün, Curva Nord liderlerinin “yas” gerekçesiyle maçın devre arasında tüm tribünü -kadınlar, çocuklar ve olayla ilgisi olmayan taraftarlar dahil- zorla ve şiddet tehdidiyle stadyumdan çıkarması, İtalyan kamuoyunda büyük infial yaratmıştır. Bu olay, kulüp yönetimlerinin ultra grupları üzerindeki kontrolünü kaybettiği ve tribünlerin birer “kurtarılmış bölge”ye dönüştüğü eleştirilerini haklı çıkarmıştır. Savcılık, Inter ve Milan yönetimlerine ultralarla olan tüm ticari ve lojistik bağlarını kesmeleri yönünde ültimatom vermiştir.

Kurumsal Dönüşüm ve Ekonomik Stratejiler: Aile Şirketinden Fon Kapitalizmine

Inter ve Milan, 2010’lardan itibaren geleneksel İtalyan aile sahipliği modelinden (Moratti ve Berlusconi), küresel sermaye fonlarının yönettiği kurumsal yapılara geçiş yapmıştır. Bu geçiş, iki farklı yönetim felsefesinin çarpışmasına sahne olmaktadır.

AC Milan: “Moneyball” ve Algoritmik Yönetim

AC Milan’ın mülkiyeti, Çinli Li Yonghong’un başarısız ve şaibeli döneminin ardından Amerikan Elliott Management fonuna geçmiş, Elliott kulübü finansal olarak stabilize ettikten sonra 2022 yılında 1.2 milyar Euro karşılığında bir başka Amerikan sermaye grubu olan RedBird Capital Partners‘a satmıştır.

Gerry Cardinale liderliğindeki RedBird, Milan’a beyzbol (Fenway Sports Group) ve Toulouse FC deneyimlerinden devşirdiği “Moneyball” felsefesini entegre etmiştir. Bu stratejinin temel sütunları şunlardır:

  • Veri Güdümlü Transfer: RedBird, kendi bünyesindeki veri analitiği şirketi Zelus Analytics‘i kullanarak oyuncu izleme süreçlerini tamamen dijitalleştirmiştir. Christian Pulisic, Tijjani Reijnders ve Ruben Loftus-Cheek gibi transferler, geleneksel scout raporlarından ziyade gelişmiş veri setlerine dayanarak, “değeri düşük ama potansiyeli yüksek” (undervalued) varlıklar olarak kadroya katılmıştır.
  • Duygusallıktan Arınma: Bu yaklaşımın en somut ve acı verici örneği, kulüp efsanesi Paolo Maldini’nin teknik direktörlük görevinden alınması ve taraftarın sevgilisi Sandro Tonali’nin Newcastle United’a satılmasıdır. Maldini’nin “futbol romantizmi” ile RedBird’ün “soğuk rasyonalizmi” çatışmış ve kazanan algoritma olmuştur.
  • Finansal Sonuçlar: Deloitte 2024 Money League raporuna göre Milan, 397.6 milyon Euro gelirle İtalyan kulüpleri arasında zirveye yerleşmiş, ticari gelirlerini %50’ye yakın artırmıştır. Kulüp, sürdürülebilir bir maaş bütçesi ve düşük borç yükü ile finansal sağlık açısından rakibinin önündedir.

Inter Milan: Borç Sarmalı ve Oaktree Müdahalesi

Inter’in hikayesi ise aşırı borçlanma ve finansal akrobasi üzerine kuruludur. Çinli Suning grubu (Zhang ailesi), kulübü satın aldıktan sonra agresif harcamalarla sportif başarıyı kovalamış, ancak Çin hükümetinin yurt dışı yatırımları kısıtlaması ve COVID-19 pandemisi sonrası likidite krizine girmiştir.

  • Oaktree Kredisi: Suning, nakit akışını sürdürebilmek için Amerikan Oaktree Capital fonundan %12 faizle yaklaşık 275 milyon Euro kredi almış, ancak bu borç faizlerle birlikte 395 milyon Euro seviyesine ulaşmıştır.
  • Temerrüt ve El Koyma: Mayıs 2024’te Suning borcu geri ödeyemeyince, Oaktree teminat olarak gösterilen kulüp hisselerine el koymuştur. Bu, Milan’daki Elliott devralmasına benzer bir “distressed asset” (batık varlık) operasyonudur.
  • Sportif Strateji (Marotta Masterclass): Finansal kısıtlamalara rağmen Inter, CEO Giuseppe Marotta’nın ustalığıyla sportif rekabetçiliğini korumuştur. Marotta, bonservisi elinde olan tecrübeli oyuncuları (Marcus Thuram, Henrikh Mkhitaryan, Hakan Çalhanoğlu, Piotr Zielinski) yüksek imza paraları ve maaşlarla ikna ederek “kısa vadeli başarı” (Win-Now) odaklı bir kadro kurmuştur. Bu strateji sahada başarılı olmuş (2024 Scudetto, 2023 Şampiyonlar Ligi Finali), ancak kulübün maaş yükünü ve borçluluğunu artırmıştır.

Karşılaştırmalı Tablo: Milan vs. Inter

GöstergeAC Milan (RedBird)Inter Milan (Oaktree)
Sahiplik TipiStratejik Büyüme SermayesiVarlık Yönetimi / Borç Yapılandırma
Yönetim FelsefesiMoneyball / Algoritmik ScoutingFırsatçılık / Serbest Oyuncu Odaklı
Toplam Gelir (2024)€397.6 Milyon€391 Milyon
Maaş/Gelir DengesiSürdürülebilir (%60 altı)Yüksek Riskli (%70 üzeri)
Stadyum StratejisiSan Donato (Tek başına mülkiyet)Rozzano (Belirsiz / Beklemede)

İhanetler, Pişmanlıklar ve Efsaneler

Derbi tarihini, taktiksel dizilişlerden ziyade, iki yaka arasında gidip gelen oyuncuların yarattığı duygusal kırılmalar şekillendirmiştir. Bu geçişler, “ihanet”, “pişmanlık” ve “rövanş” temaları üzerinden okunabilir.

Hakan Çalhanoğlu: Modern Zaman Haini mi, Profesyonel mi?

Milli yıldızımız, orta saha oyuncusu Hakan Çalhanoğlu’nun 2021 yazında Milan’dan Inter’e bedelsiz transferi, modern derbi tarihinin en yüksek tansiyonlu olaylarından biridir. Milan yönetimiyle 500.000 Euro’luk maaş farkı nedeniyle anlaşamayan Çalhanoğlu’nun ezeli rakibe imza atması, Milan tribünleri (Curva Sud) tarafından affedilmez bir “ihanet” olarak kodlanmıştır.

Çalhanoğlu’nun Inter’e geçtikten sonraki ilk derbide (Kasım 2021) eski taraftarlarına sus işareti yapması ve penaltı golü atması, nefreti körüklemiştir. Ancak kaderin cilvesi olarak, Milan o sezon (2021-22) şampiyon olmuş ve kutlamalarda Zlatan Ibrahimovic, taraftarlara “Hakan’a mesaj gönderin” diyerek eski takım arkadaşını hedef almıştır. Çalhanoğlu ise cevabını sahada vermiş, Inter ile 2024 şampiyonluğunu kazanarak ve oyununu bir “regista” (oyun kurucu) olarak evrimleştirerek dünyanın en iyi orta sahalarından biri haline gelmiştir. Eski Milan sportif direktörü Mirabelli, bu transferin bir ihanet değil, Milan yönetiminin oyuncuyu tutmak için yeterince savaşmamasının bir sonucu olduğunu savunmuştur.

Inter’in Tarihsel Pişmanlıkları: Pirlo ve Seedorf

2000’li yılların başında Inter yönetimi, futbol tarihinin en büyük transfer hatalarından ikisine imza atmıştır. Genç yetenek Andrea Pirlo, “takımda yer olmadığı” gerekçesiyle ezeli rakip Milan’a satılmış; Hollandalı yıldız Clarence Seedorf ise vasat bek oyuncusu Francesco Coco karşılığında Milan’a takas edilmiştir.

Bu iki oyuncu, Carlo Ancelotti yönetimindeki Milan’ın beyni olmuş ve kulübe iki Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazandırmıştır. Pirlo ve Seedorf’un Milan formasıyla her kupa kaldırışı, Inter taraftarı için “yönetimsel basiretsizliğin” acı bir hatırlatıcısı olmuştur.

Fenomen ve Kral: Ronaldo ve Ibrahimovic

  • Ronaldo (Il Fenomeno): 1997-2002 yılları arasında Inter’in ilahı olan Brezilyalı, sakatlıklarla boğuştuğu yıllarda kulübün desteğini görmüş ancak 2002’de Real Madrid’e gitmiştir. 2007’de Milan formasıyla şehre döndüğünde Interliler onu “palyaço” düdükleriyle karşılamıştır. Ronaldo, Inter’e gol attığında ellerini kulaklarına götürerek tepkisini göstermiş, bu durum duygusal bağların tamamen koptuğu an olarak tarihe geçmiştir.
  • Zlatan Ibrahimovic: İsveçli yıldız, her iki kulüpte de şampiyonluk yaşayan nadir figürlerdendir. Inter ile 3 Scudetto kazandıktan sonra Barcelona’ya giden, dönüşte ise Milan’ı tercih eden Ibra, sadakat kavramını reddederek kendini “kiralık katil” gibi konumlandırmıştır. Milan’ı 2011 ve 2022’de şampiyonluğa taşıyarak kulüp tarihinin en önemli liderlerinden biri olmuş ve Inter geçmişini unutturmayı başarmıştır.

Calciopoli ve Güç Dengelerinin Değişimi (2006-2010)

2006 yılında patlak veren Calciopoli skandalı, İtalyan futbolunun güç haritasını yeniden çizmiştir. Juventus’un küme düşürülmesi ve Milan’ın puan silme cezası alması, Inter için tarihi bir fırsat penceresi açmıştır.

  • Masa Başı Şampiyonluğu (Scudetto di Cartone): 2005-06 şampiyonluğunun Juventus’tan alınıp ligi üçüncü bitiren Inter’e verilmesi, Milan ve Juventus taraftarları tarafından hala meşru kabul edilmemekte ve “Karton Şampiyonluk” olarak aşağılanmaktadır.
  • Inter Hegemonyası: Rakiplerinin zayıflamasıyla Inter, 2006-2010 yılları arasında üst üste 5 şampiyonluk kazanarak Serie A’yı domine etmiştir. Bu dönem, Jose Mourinho yönetimindeki 2010 “Triplete” (Üçleme: Lig, Kupa, Şampiyonlar Ligi) ile zirveye ulaşmıştır.
  • Transfer Vurgunu: Juventus’un küme düşmesiyle Inter, Patrick Vieira ve Zlatan Ibrahimovic gibi iki dünya yıldızını piyasa değerinin çok altına transfer ederek kadrosunu güçlendirmiş ve rekabet avantajını perçinlemiştir.

Güncel Savaş Alanı: 2023-2025

Euroderby Travmaları

Şampiyonlar Ligi sahnesi, derbinin küresel vitrinidir. 2003 yarı finalinde Milan, her iki maç da berabere bitmesine rağmen (0-0, 1-1) “deplasman golü” kuralıyla Inter’i elemiş ve kupaya uzanmıştır. Aynı stadyumu paylaşan iki takım için deplasman golü kuralının uygulanması, futbol tarihinin en absürt anlarından biri olarak Interlilerin hafızasına kazınmıştır.

2023 yılında tarih tekerrür etmiş, yarı finalde karşılaşan iki ekipten gülen taraf bu kez Inter olmuştur. Inter, Milan’ı her iki maçta da (2-0, 1-0) net bir oyunla yenerek İstanbul’daki finale yürümüş, 2003’ün rövanşını 20 yıl sonra almıştır.

22 Nisan 2024: Yıldızların Savaşı

Tarihte ilk kez bir şampiyonluk, doğrudan derbi maçında ilan edilmiştir. 22 Nisan 2024’te oynanan maçta Inter, Milan’ı 2-1 mağlup ederek 20. şampiyonluğunu ilan etmiş ve formasına ikinci yıldızı ezeli rakibinin önünde takmıştır. Bu maç, Milanlılar için “kabus”, Interliler için ise “kader” olarak nitelendirilmiştir. Inter’in bu galibiyeti, derbilerdeki üst üste 6. zaferi olmuş ve psikolojik üstünlüğün tamamen mavi-siyahlı tarafa geçtiğini tescillemiştir.

Kupa Koleksiyonu Savaşı

2025 itibarıyla iki kulüp arasındaki kupa rekabeti başa baştır.

TurnuvaAC MilanInter Milan
Serie A (Scudetto)1920 (2. Yıldız)
Şampiyonlar Ligi73
Coppa Italia59
Dünya Kulüpler/Kıtalararası43
Toplam Büyük Kupa4946

Milan, uluslararası arenada (Şampiyonlar Ligi) ezici bir üstünlüğe sahipken (7’ye 3), Inter yerel ligde ve kupalarda son yıllardaki atağıyla rakibini yakalamış ve geçmiştir.

Sonuç: Birbirine Muhtaç Kuzenler

Derby della Madonnina, nefretin ötesinde, birbirini tamamlayan zıtlıkların hikayesidir. 1908’deki o soğuk Mart gecesinde başlayan ayrılık, Milano’yu ikiye bölmüş gibi görünse de, aslında şehri birleştirmiştir. Biri olmadan diğerinin hikayesi eksik kalır.

Bugün Milan, Amerikan “Moneyball” modeliyle rasyonel, sürdürülebilir ve genç bir yapı inşa ederken; Inter, İtalyan futbolunun geleneksel “kazanma sanatı”nı finansal riskler pahasına sürdürmektedir. Sosyolojik olarak “Bauscia” ve “Casciavit” ayrımları silikleşmiş olsa da, kültürel hafızada yaşamaya devam etmektedir. San Siro’nun geleceği belirsizliğini korurken, değişmeyen tek gerçek, Madonnina heykelinin altındaki bu rekabetin, futbol dünyasının en tutkulu, en estetik ve en derin hikayesi olmaya devam edeceğidir. Inter ve Milan, aynı evin anahtarını paylaşan, birbirine tahammül edemeyen ama birbirinden ayrı da yapamayan iki “kuzen” (I Cugini) olarak kalmaya mahkumdur.

Paylaş
ÖDEME SEÇENEKLERİ SSportPlus Güvenli Ödeme SSportPlus Güvenli Ödeme
HIZLI ÜYE OL